Ulus Baker Okumaları LIII
Sinematografik İmaj
Düzenleyen: Onur Eylül Kara - Okuyucu: Hasan Cem Çal
Konuşma - Okuma
Onur Eylül Kara’nın düzenlediği, Ulus Baker okumalarının 53.sü Yermekân’da! 13 Aralık Cuma, 19:00’da.
Okumayı Hasan Cem Çal yapacak ve Ulus Baker’in Beyin Ekran kitabında yer alan “Sinematografik İmaj” başlıklı metnini ele alınacak. Metne buradan ulaşabilirsiniz.
Sunum öncesinde bir bilmece sorulacak ve ilk doğru yanıt verene bir Ulus Baker kitabı hediye edilecek. Sunum sonrasında yapılacak sohbete dahil olabilirsiniz, sorularınızla ve yorumlarınızla okumaya katkı koyabilirsiniz.
Etkinlik ücretsiz gerçekleşecek ve daha öncekilere katılmak gerekliliği olmadığını hatırlatmak isteriz. Mekân 25 kişilik bir kapasitede olduğundan, yerinizi almak için vakitlice gelmenizi öneririz.
Görsel Sosyoloji: Kavramlar, Dönemler, Yöntemler
Gülbin Özdamar Akarçay - Besim Can Zırh
Söyleşi
Besim Can Zırh moderatörlüğünde, Gülbin Özdamar Akarçay ile “Görsel Sosyoloji: Kavramlar, Dönemler, Yöntemler” kitabında kendimizi ve içinde yaşadığımız dünyayı anlamamızı kolaylaştıran, sosyal, kültürel ve estetik eleştiri biçimleri olarak fotoğraf ve sosyoloji pratiklerinin kesişim noktası olan görsel sosyolojiyi hem fotoğrafçılar hem de sosyologların yararlanabilecekleri bir alan olarak ortaya koyacağız.
Gülbin Özdamar Akarçay, kitabında fotoğrafın araştırmalarda görsel bir veri olarak nasıl kullanılacağına ve görsel sosyoloji alanının tanımlanmasına yer veriyor. Belgesel fotoğraf ile sosyolojinin paralelliklerinden doğan ve disiplinlerarası bir alan olan görsel sosyolojiyi, görsel imgelerin sosyolojik araştırmalar için kullanımı olarak tanımlıyor. Görüntüler ve bu görüntüler aracılığıyla toplumsal gerçekliği inceleyen görsel sosyolojinin, fotoğrafın gerçekliği aktarma, bilgi verme, belge olma niteliklerinden nasıl faydalandığını irdeliyor.
Günümüzde etnograf, fotoğrafçı, sosyolog, görsel araştırmacıların katılımcı merkezli yaklaşımlara yönelmesiyle, daha önceleri pasif olan araştırma öznelerinin aktif öznelere dönüştüklerini vurguluyor.
Görmenin ve görme biçimlerinin değişiminde en etkili araçlarından biri olan fotoğrafın ve sosyal bilimin ışığında her ikisinin de eş zamanlı gelişimine odaklanacağımız söyleşiye herkesi bekleriz!
*Görsel: Ivan Sutherland: Sword of Damocles, 1968.
Rubicon'un Kıyısında Yaşamak
Serhat Kır - Fazlı Öztürk
Söyleşi
Fazlı Öztürk’ün moderatörlüğünde, çağdaş belgesel dilde projeler üreten fotoğraf sanatçısı Serhat Kır’ın proje üretim sürecine, çalışmalarındaki mekân karşılaşmalarına, kullandığı yöntemin hikayeleri üzerindeki etkisine dair sohbet edeceğiz.
Projelerini izlerken bir taraftan da yürümek, yolculuk yapmak ve tek başına olmanın projelerindeki izlerini süreceğiz. Sanatçının tercihlerine, esin kaynaklarına, etkilendiği ekollere dair sohbet edeceğiz. Çağdaş belgesel dile, fotoğrafta hikaye anlatıcılığına ilgi duyan herkesi bekleriz!
Sanat Sırları: Görme - Biçimlendirme - Perspektif
Seval Şener
Konuşma
“Tarihin gördüğü en büyük sanatçılardan Rodin’in perspektifi hiçbir zaman öğrenmediğini, perspektif hakkında bildiklerinin iç güdülerden ibaret olduğunu söylemesi şaşırtıcı ve düşündürücüdür. Perspektif Rodin’in söylediği gibi öğrenilen bir şeyse bundan onun görme algımızın doğal bir sonucu olmadığı çıkar.
Perspektif neleri varsayar, neleri yok sayar? Dış dünyayı hangi oranda yansıtabilir? Kullanan neden kullanır, kullanmayan neden kullanmaz? Resimde ve heykelde oynadığı rol nedir? Perspektifin tarihsel hikayesi nedir?”
Rönesans icadı olduğu söylenen ve sanat tarihinde büyük bir devrim olarak nitelenen merkezi perspektifi tartışmaya açacağımız konuşmaya sizleri de davet ediyoruz!
Bir Yayınevinin Yolculuğu
İrem Çağıl
Konuşma
Ankara kitapçılarında başlayıp Sinek Sekiz’e dek süren bir serüvenin görünmez ayak izlerini dinleyeceğimiz bu sohbette yayıncılık, kitap, sanat kitabı, biraradalık kültürü ve birçok konuya değineceğiz. İrem Çağıl’ın yolculuğundaki deneyimlerini dinleyeceğimiz buluşmaya sizleri de davet ediyoruz!
Good Deed Bad Deed
İpek Çınar - İpek Aşıkoğlu
Oyun Etkinliği
Good Deed Bad Deed, sanatçı İpek Çınar ve hukuk alanında akademisyen İpek Aşıkoğlu tarafından üretilen bir kutu oyunu!
Oyun, fotoğrafçıları üretim ve sunum süreçlerindeki niyetlerini ifade etmeye ve bu niyetleri tartışmaya teşvik ederken; ırkçılık, cinsiyetçilik, sınıf ayrımcılığı, inanç temelli ayrımcılıklar gibi yapısal ayrımcılık türlerini de masaya yatırmayı amaçlar. Varsayımsal senaryolara dayanan Good Deed Bad Deed; bu senaryolar üzerinden karar ve yargı süreçlerini merceğe alır ve fotoğrafçılardan senaryolar karşısındaki kararlarını açıklamalarını, gerekçelendirmelerini ve başkalarının görüşlerini dinlemelerini bekler. Hararetli bir tartışma akşamı için bize katılın!
4 kişilik gruplar halinde oyunu oynayabileceğiniz oyun akşamına kendi arkadaş grubunuzla gelebileceğiniz gibi, tek başınıza gelmekten de çekinmeyin! Etkinlik sırasında birbirini tanımayan katılımcılar dört kişilik gruplar halinde oyunu oynayabilir ve yeni dostlar edinebilir. Oyunda iyi niyetinizle kalpleri çalabilir, kötü niyetinizle akılları karıştırabilir, takipçileriniz aracılığıyla kitleleri peşinizden sürükleyebilir ya da tam bir paragöze dönüşebilirsiniz. Her hâlükârda fotoğrafı, kurumları ve küratöryel çalışmaları masaya yatıracak ve zaman baskısı içinde bol bol tartışacağız.
Etkinlik 16 kişiyle sınırlıdır ve ilk gelen yer kapar. Dilerseniz atıştırmalık veya içeceklerinizle gelebilirsiniz. Geç kalmayın!
*Oyun dili İngilizce ve Türkçe’dir.
Ankara’da Flanör Olmak
Can Öktemer - Karaca Pehlivanlı
Söyleşi
"Düşünür gezer olarak tarif edilen flanör, 18. yüzyıla doğru kentin içinde kafasında soru baloncukları ve her daim cevapsız sorularla modern dünyanın belki de ilk varoluşsal sorunlarını yaşayan karakterdir. Flanör, büyük kentlerin değişimi, artan kalabalıklar, dükkânlar ve ışıltılı hayatın içinde tek başına amaçsızca bu dünyayı seyre dalmaktadır. Peki bugünün flanörleri nereye kayboldular? Hepsi sigortalı bir işe mi girdi? Kamusal alanın sıkı denetime tabi olduğu, yan güvenlik önlemlerinin arttırıldığı, yürümenin iş ve ev arasına sıkıştırıldığı bir çağda flanörün yürüyüşü nasıl olur?
Bu sorunun yanıtını her yere yürüme mesafesi uzaklığındaki Ankara özelinden aramak ilginç bir deneyim olabilir. Ankara yürüyüş dostu bir şehir olduğu kadar yakın zamanlarda yaşadığı değişimler nedeniyle giderek anılarda yaşayan bir yere dönüşüyor. Ankara içerisinde yürümek kayıp bir tarihin, yıkılmış bir medeniyetin içinde dolaşmak gibidir. Kent üstü başı yırtılmış devrik bir kral gibi görünür zaten. Altın çağını yaşamış ve tarihin tozlu sayfalarına gömülmüş gibidir. Bu yüzden geçmiş, şimdiki zamana çok fazla sirayet eder.
Ankara’nın içinde serbest rotalarda yürürken neler görürüz? Neler hissederiz? Zihnimizde nasıl hisler uyanır? Her adım yeni bir ihtimali yaratabilir bu ihtimaller bizi nereye sürükler? Biz de bu sohbette, peşimize bu soru kümelerini takıp, flanörlük deneyiminin geçmişten bugüne değişimini ve 21. yüzyılda Ankara’da nasıl bir şeye benzediğini anlamaya çalışacağız."
Etkinlik herkese açık ve ücretsizdir.
*Görsel: Avareler, 2011
I. Topografik Seyehatler: Zaman, Mekân, Aşırı Kent
Duygu Cihangir Riberio - Erhan Muratoğlu
Konuşma Dizini
Yermekân ve Rê sanat kolektifi ş birliğiyle görsel sanatçı Rezzan Gümgüm'ün “Kenarda Hazinelerim Var” projesi kapsamında, “Topografik Seyahatler: Zaman, Mekân, Aşırı Kent” başlığı ile aylık periyotlarda, farklı alan uzmanlarını, sanat üreticilerini konuk edecek bir tartışmalar serisine başlıyor. Rê kolektif üyesi sanatçı Erhan Muratoğlu moderatörlüğünde gerçekleşecek serinin ilk konuğu ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi ve TMMOB Şehir Plancıları Odası II. Başkanı Dr. Duygu Cihanger Ribeiro.
"Kenarda Hazinelerim Var" adlı sanat projesi Dikmen Vadisi’ne odaklanarak canlı, cansız tüm varlıklarla başlayıp, giderek genişleyip, su havzaları, konut ve kent hakkı, bellek ve mekân hakkında konuşan ve tartışan, üreten ve çoğalan, çok katılımlı etkinlikler olarak devam ediyor.
II. Topografik Seyehatler: Zaman, Mekân, Aşırı Kent
Asfaltın Altında Dereler Var
Yasin Semiz - Elçin Deniz Özdamar - Onur Bektaş - Erhan Muratoğlu
Konuşma Dizini - Gösterim
Yermekân ve Rê kolektif işbirliğiyle görsel sanatçı Rezzan Gümgüm’ün “Kenarda Hazinelerim Var” projesi kapsamında, Topografik Seyahatlar: Zaman, Mekân, Aşırı Kent başlığıyla yapılan konuşma serisinin ikinci ayında “Asfaltın Altında Dereler Var” belgeseli ekibini ağırlıyoruz.
Belgeselin gösterimi Cumartesi, saat 16:00’da Yermekân’da izlenebilir. Gösterimden hemen sonra Erhan Muratoğlu moderatörlüğünde yönetmen Yasin Semiz, Elçin Deniz Özdamar, Onur Bektaş’ın katılımıyla konuşmalar gerçekleşecek.
Kenarda Hazinelerim Var sanat projesi Dikmen Vadisi’ndeki Ateş Deresi’nin izini sürerken “Asfaltın Altında Dereler Var” belgeseli ile buluştu. Kavaklıdere, Hoşdere, Bentderesi ve Cevizlidere gibi içinden “dere” geçen sayısız semtinin de işaret ettiği gibi Ankara aslında bir dereler kenti. Kent sakinleri farkında olmasalar da aslında her gün yeraltında akan derelerin üstünden geçiyorlar. Topografik Seyahatler ile Ankara’nın saklı hikayelerini birlikte keşfetmeye bu bağlamda kendimizi, geçmişi, şimdiyi ve yarını anlamanın olanaklarını hep birlikte araştırmaya ve tartışmaya davet ediyoruz.
III. Topografik Seyehatler: Zaman, Mekân, Aşırı Kent
Anna Bromley - Erhan Muratoğlu
Konuşma Dizini
Rê kolektif ve Yermekân işbirliğiyle Rezzan Gümgüm’ün “Kenarda Hazinelerim Var” projesi kapsamında “Topografik Seyahatler: Zaman, Mekan, Aşırı Kent” başlığıyla yaptığımız konuşma serisinin üçüncüsünde Haziran ile Eylül 2023 ayların arasında Tarabya Kültür Akademisi konuk sanatçısı olan Anna Bromley’i (Tarabya Kültür Akademi desteği ile) ağırlıyoruz. Erhan Muratoğlu moderatörlüğünde Anna Bromley’in sanat üretimleri üzerine bir söyleşi gerçekleştireceğiz.
Bromley, sanat hayatına Doğu Almanya’da başlamış bir sanatçı, radyo yapımcısı ve yazar. Enstalasyonları, yeniden canlandırmaları ve işitsel projeleriyle yakın zamanda documenta 14, Manifesta 14, 23. Milano Trienali Alman Pavyonu ve beuys2021 | beuysradio gibi uluslararası mekânlar ve festivallerde yer aldı. Muhalif ve gizli radyo pratikleri ve bunların underground feminist tarihleri üzerine araştırmalar yürütmekte ve dersler vermektedir. Anna, Quatsch! (AAAAPPPP 2020) ve Speak to me (Edition Error, 2022) kitaplarının yazarıdır. Arşiv kayıtlarından orijinal sesleri bozarak, bunları elektroakustik kompozisyonlara dönüştürür. Sözcükler ve seslerle, hatırladığı seslerin hayal edilen yaşamlarından beslenebilecek varsayımsal bir gelecek hayal eder.
•Etkinlik dili İngilizce gerçekleşecektir.
Ücretsiz gerçekleşecek etkinliğe herkesi davet ediyoruz!
Mehmed SiyahKalem ve İki Boyuta İndirgeme
Aykan Alemderoğlu - Hayri Şengün
Söyleşi
Aykan Alemdaroğlu ve Hayri Şengün’le birlikte SiyahKalem’in kalemindeki gizemin izlerini süreceğimiz bu sohbete herkesi davet ediyoruz.
Mehmed SiyahKalem'in yaptığı, Eski Mısır'dan bu yana geliştirilmiş iki boyuta indirgeme yöntemleri içinde eşsizdir. Avrupa resminde ancak 20 yy. girişinde ele alınacak sorunları ustaca işleyişi, onu zamandışı ve gelenekler arası bir konuma yerleştirir. Söz konusu konuma yaklaşmak için, SiyahKalem'in ürettiği imgeleri çözümlemek gerekli olacaktır.
Etkinlik herkese açık ve ücretsizdir.
Heykelde Güzelin Kaynağı ve Kuramsal Gelişimi
Aykan Alemderoğlu - Hayri Şengün
Söyleşi
•”Güzel” bir buluş mudur?
•Avrupa sanatını neden Eski Yunan belirler?
•Her heykelin “güzel” olması gerekir mi?
•Modern heykel kuramları, Eski Yunan heykellerinden bağımsız ele alınabilir mi?
•Kuram olmaksızın heykel yapılabilir mi, yapmış olan var mıdır?
Aykan Alemdaroğlu ve Hayri Şengün’ün sohbeti etrafında gerçekleşecek buluşmada sizleri heykelde güzeli ve kuramlarını konuşmaya, soruları çoğaltmaya davet ediyoruz.
Etkinlik herkese açık ve ücretsizdir.
seni biliyorum, beni biliyorsun
Mümtaz Demirkalp
Konuşma - Atölye
“Kendi kendime dillendirdiğim “seni biliyorum” başlığı bir yandan beni tedirgin ederken, diğer yandan Yermekân’da, bilmenin karşılığını “ekran-duvar” üzerinde aramak beni heyecanlandırdı. Bu heyecan belki de “beni biliyorsun” içtenliğinin karşılığı olabilir.
Yermekân’da buluşmak dileğiyle
Mümtaz.”
﹂
Görmenin ve bilmenin karşılıklı yükünü taşıyan duvarlar, mağara duvarlarından bugüne neler taşıyacak?
4. İstanbul Uluslararası Deneysel Film Festivali // Arşivi Yeniden Düşünmek - Lost&Found
Atölye - Söyleşi - Gösterim
4. İstanbul Uluslararası Deneysel Film Festivali'nin 'Arşivi Yeniden Düşünmek' programı kapsamında Lost&Found atölyesi için başvurular bu Cuma gününe kadar devam ediyor.
Sınırlı sayıda katılımcıyla gerçekleşecek olan atölyenin yanı sıra herkesin katılımına açık bir dizi panel ve film gösterimi ile çağdaş arşiv/anti-arşiv pratiklerinin bizi çevreleyen imajları algılayışımız ve hareketli görüntü sanatıyla kurduğu ilişkiyi tartışmaya açmayı hedefliyor.
Konuşmalar Yermekan’da 15:00-17:00 saatleri aralığında gerçekleştirilecek.
22 Ekim 2022: Umut Erbaş – Emin Köseoğlu | Sergi ve Buluntu Malzeme ile Çalışma Deneyimi
29 Ekim 2022: Andreas Treske – Naz Önen Gündoğdu | Medya Arkeolojisi Labaratuvarı ve Kolaj Filmler
5 Kasım 2022: Pelin Aytemiz Karslı – Gülay Acar Göktepe | Buluntu Malzemeye Yöntemsel Yaklaşımlar
Performatif Kitap Lansmanı // Aktif Yaşam -kırpıntı gerçekler-
Coşkun Demirok
Performantif Kitap Lansmanı
"Çok uzun zamandır yaşadığı Düsseldorf ve doğup büyüdüğü Ankara arasında yeniden yoğun bir gelgit içinde olan mimar ve sanatçı Coşkun Demirok, kısa bir süre önce güncel medya terminolojisinden yararlanarak oluşturduğu metin kolajlarını bir kitapçıkta topladı. Kendisi bu kitapçığı bitmiş, sonu getirilmiş değil, "yaşayan", dinamik ve sürdürülebilir bir sanat calışması olarak tarif ediyor.
Tamamen alıntı metinlerden oluşturulmuş bu "şiirsel dizeler", sanatçının gazete sayfaları kullanarak yaptığı işlerin görselleriyle bütünlesmiş. Her ne kadar yeni bir estetik arayışından yola çıksa da, kendisini toplumsal bir zorunluluğun motive ettiğini, işe giriştiğinde 1920-30'larda dadaistlerin veya Kurt Schwitters'in akademizme, burjuva tutuculuğuna karşı, provokatif "gürültü şiirlerinin" (Lautgedichte) ve içerik karşıtı şiirlerinin yanısıra, William S. Burroughs'un, 1960-70'li yıllarda metin, resim, film kolajları aracılığıyla gazete satırlarında asıl gizli olanın foyasını çıkaran sayısız sanat yapıtlarını anımsamamak olanaksız. Burroughs'un bu gazete küpürlerini kırparak yeni anlamlar oluşturma yöntemini Brian Gysin'dan üstlendigi biliniyor.
Coşkun Demirok ise kendi bağlamlarından çıkarıp aldığı cümleleri bir şiir kitabının dizelerine dönüştürüyor. Çalışmasını, bir yandan toplumsal varoluşun dayanılmazlığına karşı sanatsal bir direniş olarak, diğer yandan ise sanatta, örnek olarak şiir anlayışındaki melankolizme, yapmacıklığa ve dolayısıyla kendini kandırmaya karşı bir tavır olarak görüyor. Dizeler zaman zaman gülümsemeye neden olsalar da, onların bariz gerçekliğini gözardı etmek olanaksız.Yapacağımız okuma, yapıtın öngörülmüş işlevine uygun olarak kendiliğinden ve deneysel biçimlere yönelebilir."
Sözcükler, Eylemler ve Dünyalar: Eleştirel Okuryazarlığın Vaadi
Erdinç Kaygusuz & Çiler Dursun
Söyleşi
Kabul edelim ki kişinin varoluşu dil ve eylem düzeylerinde belirir. Bu iki düzeyin dünyanın kuruluşunda ve algılanışındaki paylarının ne olduğu ise değer bakımından denkliklerine rağmen hâlâ tartışmalı. Dilin ve sembolik olanın kurucu gücü ile eylemin kurucu gücü arasındaki giderilemeyen fark, insanın dünyayla eleştirel biçimde ilişkilenmesini de zorlaştırıyor. Oysa bir şeyin eleştirel bilgisi, onun varoluş nedeninin idrak edilmesi anlamına gelir. Söz konusu kavrama ise bu nedene yönelen itirazların eyleme dönüşmesiyle sonuçlanabilir. Öyleyse yeryüzüne ilişkin verili eşitsizliklerin deşifre edilebilmesi sorunu, onun ortadan kaldırılması sorunuyla iç içedir.
Pekâlâ bu yolu nasıl kat edebiliriz ya da ne türden bir öznellik, mevcut eşitsizliklerin üstesinden gelebilmeyi vaat edebilir? Bu kadim soruların cevabını, yetkinlik esaslı akademik eğitimin kronik eşitsizlik düzeninin ve eleştirel olmanın anlamının köktenci sorgulaması yoluyla arayacağız. Eleştirel okuryazarlık ile eleştirel pedagojinin, mevcut olanın altüst edilmesine dair vaatlerini, gerçek yaşamın dokusunu analiz ederek gözden geçireceğiz. Böylece, “devrimci bir özne nasıl mümkün olur?” sorusunu da bir kez daha düşüneceğiz.
Geçicilik Uğrağı ve Yerleşikdışılık Mecrası: İnisiyatifler
Şinasi Tek
Konuşma
Cumhuriyetin başkenti ilan edildiğinden bu yana gitgide gelişen bir sanat ortamı var Ankara’nın. Kent modernlik siyasetince inşa edilirken kurumlaşma perspektifi de beraberinde oluşmaya başladı. Sanat kendi başına bir mecra olmaktan önce bir eğitim-öğretim sorunu olarak ele alındı. Giderek hayatı kucaklayan bir uğraş, dünya görüşü olarak toplumu biçimlendiren modernlik, çağdaşlık felsefesi -ideolojisi- sanatları düşünsel düzeyde kucaklayarak kurumsal, eleştirel bir yapının parçasına dönüştürdü."
Bugün o günlerin izlerini takip ederek eleştiri, sanat, felsefi düşünüşün bir uğrağı olarak inisiyatifler geçmişin atölye, okul, galeri politikalarının periferisinden merkeze gelerek kente alışılmadık şeyler katıyor" olmasını beraber düşüneceğiz bu Cuma.
Günlükten Edebiyata, Edebiyattan Tarihe
Konuşma Dizini
Murat Can Kabagöz
Her ayın ikinci Cuması, Cumhuriyet dönemi boyunca Türkiye’de şekillenen ve 1920’lerden 2010’lara uzanan her on yıllık dönemi bir roman üzerinden okuyoyuruz, Murat Can Kabagöz anlatıyor beraber tartışıyoruz.
• 9 Haziran 2023, Hikmet Hükümenoğlu - Atmaca
• 14 Nisan 2023, Vüs'at O. Bener - Bay Muannit Sahtegi'nin Notları
• 10 Mart 2023, Oktay Rifat - Bir Kadının Penceresinden
• 13 Ocak 2023, Latife Tekin - Sevgili Arsız Ölüm
• 09 Aralık 2022, Vedat Türkali - Bir gün Tek Başına
• 11 Kasım 2022, Zaven Biberyan - Karıncaların Günbatımı
• 09 Eylül 2022, Yakup Kadri Karaosmanoğlu - Ankara
• 14 Ekim 2022, Sabahattin Ali - İçimizdeki Şeytan
Onikinci Ev
Yöneten: Salih Usta
Oynayan: Melek Ceylan
Tek Kişilik Oyun
26-28 Ağustos 2022
“Sonra… Ellerim var. Gözlerim, dudaklarım, nefesim var. Şarkılarım var. Sesim var! Yeterli mi? Değil.”
Sesini bulmaya çalışan bir kadının hikayesi... Evleri, şehirleri, geçmişten sırtlandığı hikayeleri anlatmanın bir yolunu arayan anlatıcı, sessizlikten bir ses, bakıştan bir eylem yaratmaya çalışıyor. Oyuncunun hayatından otobiyografik öğeler kullanılarak yaratılan On İkinci Ev seyirciyle bir diyalog kurma çabası.
Sesini arayan herkes için…
"SOFAR ANKARA"
Konser
Sofarlankara! 🎷
Akşamı daha da güzelleştiren herkese sonsuz teşekkürler!
• • •
Uzun bir aradan sonra Sofar Ankara olarak müzik dolu bir gece geçirdik. Mekanın ve müziğin kapsayıcılığını bize dolu dolu hissettiren Yermekân'a geceye ev sahipliği yaptığı için; renkli, heyecanlı, bol kahkahalı halleriyle ve daha önce hiçbir yerde görülmemiş performanslarıyla bize harika bir gece yaşatan sevgili Ömürcan Akın, Mabastet ve Spade'e çok teşekkür ederiz.